Makaleler İle Bilgilenin

Uzman doktorlarımız tarafından hazırlanan güncel makalelerle sağlık bilginizi artırın. Aradığınız konuyu bulmak için detaylı arama yapabilir veya kategorileri keşfedebilirsiniz.

Göz Sağlığı

Göz Kuruluğu: Nedenleri, Belirtileri ve Modern Tedavi Yöntemleri

15 Temmuz 2024 8 dakika okuma 1245 görüntüleme

Göz kuruluğu, modern yaşamın getirdiği dijital ekran maruziyeti ve çevresel faktörler nedeniyle giderek yaygınlaşan bir sorun haline geldi. Bu yazıda, göz kuruluğunun nedenlerini, belirtilerini ve güncel tedavi seçeneklerini detaylıca ele alacağız.

Göz Kuruluğu Nedir?

Göz kuruluğu, gözyaşının yetersiz üretimi veya buharlaşmasının artması sonucu göz yüzeyinin yeterince nemlenememesi durumudur. Gözyaşı, gözün sağlıklı kalması için kritik öneme sahip bir bileşendir.

45%

Dijital ekran kullanıcıları

30%

Kontakt lens kullanıcıları

25%

Diğer nedenler

Göz kuruluğu görülme sıklığı

Başlıca Belirtiler

  • Gözlerde yanma ve batma hissi
  • Kızarıklık ve tahriş
  • Bulanık görme (özellikle gün sonunda)
  • Göz yorgunluğu
  • Kontakt lens kullanımında rahatsızlık

Modern Tedavi Yöntemleri

Göz kuruluğu tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Hafif vakalarda suni gözyaşı damlaları yeterli olurken, orta ve şiddetli vakalarda daha etkili yöntemler uygulanmaktadır.

Lipiflow Tedavisi

Göz kapağındaki yağ bezlerinin tıkanıklığını açarak doğal gözyaşı üretimini artıran termal pulsasyon tedavisi.

Otolog Serum Damlalar

Hastanın kendi kanından hazırlanan, doğal gözyaşına en yakın bileşime sahip özel damlalar.

Punctal Tıkaçlar

Gözyaşı kanallarına yerleştirilen mikroskobik tıkaçlarla gözyaşının göz yüzeyinde kalma süresini uzatma.

Uzman Doktor
Uzman Görüşü

"Dijital ekran kullanımı sırasında her 20 dakikada bir 20 saniye süreyle 20 feet (6 metre) uzağa bakarak gözlerinizi dinlendirin. Bu '20-20-20 kuralı' göz kuruluğunu önlemede oldukça etkilidir."

- Dr. Ayşe Demir, Göz Hastalıkları Uzmanı

Beslenme

Vitamin ve Mineraller: Eksiklik Belirtileri ve Doğru Takviye Kullanımı

10 Temmuz 2024 10 dakika okuma 1876 görüntüleme

Vitamin ve mineral eksiklikleri modern yaşamın en yaygın sağlık sorunlarından biridir. Bu kapsamlı rehberde, temel vitamin ve minerallerin vücuttaki rollerini, eksiklik belirtilerini ve doğru takviye kullanımının püf noktalarını ele alacağız.

En Sık Görülen Vitamin Eksiklikleri

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %30'unda en az bir vitamin veya mineral eksikliği bulunmaktadır. İşte en yaygın görülen eksiklikler:

Vitamin/Mineraller Eksiklik Belirtileri Günlük İhtiyaç
D Vitamini Yorgunluk, kemik ağrısı, sık enfeksiyon 600-800 IU
B12 Vitamini Halsizlik, unutkanlık, el-ayak uyuşması 2.4 mcg
Demir Soluk cilt, çarpıntı, saç dökülmesi 8-18 mg
Magnezyum Kas krampları, migren, uyku bozukluğu 310-420 mg
Çinko Tat alma bozukluğu, yara iyileşmesinde gecikme 8-11 mg

Takviye Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Vitamin ve mineral takviyeleri bilinçsiz kullanıldığında yarardan çok zarar verebilir. İşte dikkat edilmesi gereken kritik noktalar:

Yağda Çözünen Vitaminler

A, D, E ve K vitaminleri vücutta birikerek toksik seviyelere ulaşabilir. Kesinlikle doktor kontrolünde alınmalıdır.

Mineral Etkileşimleri

Kalsiyum demir emilimini engeller. Bu nedenle demir takviyeleri kalsiyum içeren gıdalarla birlikte alınmamalıdır.

Biyoyararlanım

Örneğin demir takviyeleri C vitamini ile, D vitamini ise yağlı gıdalarla alındığında daha iyi emilir.

Doğal Kaynaklar ve Takviye Seçimi

Vitamin ve mineralleri öncelikle doğal gıdalardan almak en sağlıklı yöntemdir. İşte bazı önemli besin kaynakları:

D Vitamini
  • Somon, uskumru gibi yağlı balıklar
  • Yumurta sarısı
  • Güneş ışığı (15-20 dakika/gün)
Magnezyum
  • Badem, kaju gibi kuruyemişler
  • Ispanak, pazı gibi yeşil yapraklılar
  • Bitter çikolata (%70+ kakao)
B12 Vitamini
  • Kırmızı et, karaciğer
  • Süt ürünleri
  • Zenginleştirilmiş tahıllar (veganlar için)
Diyetisyen
Uzman Görüşü

"Vitamin takviyeleri asla dengeli beslenmenin yerini tutmaz. Öncelik her zaman besin çeşitliliğidir. Takviye kullanmadan önce mutlaka kan testi yaptırın ve bir uzmana danışın. Ayrıca takviyelerin etiket bilgilerini dikkatlice okuyun - 'doğal' etiketi her zaman güvenli olduğu anlamına gelmez."

- Diyetisyen Mehmet Yılmaz, Beslenme Uzmanı

Nöroloji

Migren: Güncel Tedavi Yaklaşımları ve Yaşam Tarzı Önerileri

22 Ağustos 2024 12 dakika okuma 2456 görüntüleme

Migren, dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanı etkileyen, yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren nörolojik bir hastalıktır. Bu kapsamlı rehberde migrenin patofizyolojisini, tetikleyicilerini, modern tedavi protokollerini ve hastaların günlük yaşamlarında uygulayabilecekleri pratik stratejileri detaylandıracağız.

Migrenin Nörobiyolojik Temelleri

Son araştırmalar, migrenin merkezi sinir sistemindeki hipereksitabilite ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Trigeminovasküler sistemin aktivasyonu sonucu kalsitonin gen-ilişkili peptid (CGRP) salınımı, nörojenik inflamasyona yol açarak ağrıyı tetikler.

1

Kortikal yayılan depresyon

2

Trigeminal ganglion aktivasyonu

3

CGRP salınımı

4

Nörojenik inflamasyon

Migren patofizyolojisindeki temel basamaklar

Klinik Özellikler ve Tanı Kriterleri

Uluslararası Baş Ağrısı Derneği (IHS) kriterlerine göre migren tanısı için:

  • 4-72 saat süren ataklar
  • Tek taraflı, zonklayıcı karakterde ağrı
  • Fotonofobi ve fonofobi
  • Bulantı/kusma
  • Fiziksel aktivite ile şiddetlenme

Kırmızı bayraklar: Ani başlangıçlı şimşek çakar tarzda ağrı, 50 yaş sonrası ilk atak, nörolojik defisit varlığında mutlaka sekonder nedenler ekarte edilmelidir.

Güncel Tedavi Yaklaşımları

  • NSAİİ'ler: İbuprofen 400-600mg, naproksen 550mg
  • Triptanlar: Sumatriptan 50-100mg, rizatriptan 10mg
  • Gepantlar: Ubrogepant 50-100mg (CGRP antagonisti)
  • Dihidroergotamin: Nazal sprey formu
  • Beta blokerler: Propranolol 80-240mg/gün
  • Antiepileptikler: Topiramat 50-100mg/gün
  • Anti-CGRP monoklonal antikorlar: Erenumab 70mg/ay
  • Trisiklik antidepresanlar: Amitriptilin 10-75mg/gün
  • Bilişsel davranışçı terapi
  • Biofeedback teknikleri
  • Düzenli uyku hijyeni
  • Akupunktur
Nöroloji Uzmanı
Uzman Görüşü

"Migren tedavisinde en kritik nokta hastaya özgü tedavi planı oluşturmaktır. Özellikle ayda 4'ten fazla atak yaşayan hastalarda mutlaka profilaktik tedavi düşünülmeli. Anti-CGRP tedavileri dirençli vakalarda devrim niteliğinde sonuçlar veriyor ancak maliyet etkinlik analizleri göz önüne alınmalı."

- Prof. Dr. Emre Kaya, Nöroloji Uzmanı

Endokrinoloji

Diyabette Güncel Tedavi Kılavuzları ve Yaşam Tarzı Müdahaleleri

5 Eylül 2024 15 dakika okuma 3210 görüntüleme

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2030 yılında dünya genelinde 578 milyon diyabet hastası olacağı öngörülüyor. Bu kapsamlı rehberde, ADA (Amerikan Diyabet Derneği) ve EASD (Avrupa Diyabet Çalışmaları Derneği) 2024 kılavuzlarını temel alarak diyabet yönetimindeki son gelişmeleri, farmakolojik seçenekleri ve kanıta dayalı yaşam tarzı önerilerini paylaşacağız.

Diyabet Tipleri ve Epidemiyoloji

Tip 1 DM

Prevalans: %5-10

Patogenez: Otoimmün beta hücre yıkımı

Tip 2 DM

Prevalans: %90-95

Patogenez: İnsülin direnci + sekretuar defekt

Gestasyonel DM

Prevalans: Hamilelerin %7'si

Risk: Sonraki 10 yılda %50 Tip 2 DM gelişimi

1980: 108 milyon
2024: 463 milyon
2030: 578 milyon (tahmini)

Dünya genelinde diyabet prevalansındaki artış

2024 Tedavi Kılavuzlarındaki Yenilikler

YENİ
HbA1c Hedefleri

Bireyselleştirilmiş hedefler öneriliyor:

  • %6.5: Genç, komplikasyonsuz hastalar
  • %7-7.5: Orta yaş, hafif komplikasyon
  • %8-8.5: İleri yaş, çoklu morbidite
ÖNCELİKLİ
İlk Basamak Tedavi

Kardiyovasküler riski yüksek hastalarda:

  • GLP-1 RA veya SGLT2 inhibitörü
  • Metformin artık tek başına ilk seçenek değil
ÖNEMLİ
Kombinasyon Tedavisi

Dual ve triple kombinasyonlar erken dönemde öneriliyor:

  • Metformin + SGLT2i
  • Metformin + GLP-1 RA
  • Üçlü: Metformin + SGLT2i + GLP-1 RA

Yaşam Tarzı Müdahalelerinin Etkinliği

Diyet Modifikasyonu

Akdeniz diyeti: HbA1c'de %1.2 düşüş

Düşük karbonhidrat: %0.5-0.8 düşüş

Fiziksel Aktivite

Haftada 150 dakika: İnsülin duyarlılığında %40 artış

Direnç egzersizleri: Glikoz uptake'inde %30 artış

Uyku Hijyeni

6 saatten az uyku: İnsülin direncinde %30 artış

Kaliteli uyku: Glikoz toleransında düzelme

LOOK AHEAD Çalışması Sonuçları

5145 Tip 2 DM hastasında 10 yıllık takip sonuçları:

  • %7 kilo kaybı → %58 diyabet remisyonu
  • 150 dk/hafta egzersiz → %46 KV olay azalması
  • Yaşam tarzı müdahalesi → %31 mortalite azalması
Endokrinoloji Uzmanı
Uzman Görüşü

"Diyabet tedavisinde artık glisemik kontrol tek başına yeterli değil. Kardiyovasküler ve renal korumayı sağlayan ajanları önceliklendiriyoruz. Özellikle SGLT2 inhibitörleri ve GLP-1 reseptör agonistleri, hem HbA1c düşürmede hem de organ korumasında çığır açtı. Ancak unutmayalım ki hiçbir ilaç sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin yerini tutamaz."

- Prof. Dr. Selin Arslan, Endokrinoloji Uzmanı

Kardiyoloji

Hipertansiyon: 2024 ESC Kılavuzları Işığında Optimal Tedavi Stratejileri

14 Eylül 2024 14 dakika okuma 1890 görüntüleme

Avrupa Kardiyoloji Derneği'nin (ESC) 2024 Hipertansiyon Kılavuzu, kan basıncı yönetiminde önemli paradigma değişiklikleri getirdi. Bu makalede, yeni hedef değerleri, kombine tedavi algoritmalarını ve dirençli hipertansiyonda güncel yaklaşımları kanıta dayalı verilerle analiz edeceğiz.

Kılavuzdaki Temel Değişiklikler

Parametre 2018 Kılavuz 2024 Kılavuz
Hedef KB <140/90 mmHg <130/80 mmHg (yüksek risklilerde)
Başlangıç Tedavisi Monoterapi SPC (Tek tablette kombinasyon)
Öncelikli Ajanlar ACEi/ARB ACEi/ARB + CCB/Diüretik
Risk Stratifikasyonu
Düşük Risk

Grade 1 HT (<140 /90)
SKV risk skoru <%5< /p>

Orta Risk

Grade 2 HT (<160 /100)
SKV risk skoru %5-10

Yüksek Risk

Grade 3 HT (≥160/100)
Hedef organ hasarı varlığı

Farmakolojik Tedavi Piramidi

1. Basamak

ACE inhibitörü + Kalsiyum kanal blokeri (SPC)

2. Basamak

Üçlü kombinasyon (ACEi + CCB + Diüretik)

Dirençli HT

Spironolakton 25-50mg/gün veya RDN

ACE Inhibitörleri
  • Avantaj: Proteinüri azaltıcı etki
  • SE: Öksürük (%5-10)
ARB'ler
  • Avantaj: Öksürük yapmaz
  • SE: Hiperkalemi riski
CCB'ler
  • Avantaj: İzole sistolik HT'de etkili
  • SE: Periferik ödem
Kardiyoloji Uzmanı
Uzman Görüşü

"2024 kılavuzlarıyla artık 'ne kadar düşük o kadar iyi' yaklaşımı terk edildi. Özellikle 65 yaş üstü hastalarda sistolik kan basıncını 120 mmHg altına düşürmenin düşme riskini artırdığını biliyoruz. J-eğrisi fenomenine dikkat edilmeli. Yeni paradigmamız: 'Doğru hastada, doğru zamanda, optimal düzeyde kontrol.'"

- Prof. Dr. Alper Kaya, Kardiyoloji Uzmanı

Psikiyatri

Major Depresif Bozukluk: Güncel Farmakoterapi ve Psikoterapi Yaklaşımları

28 Eylül 2024 18 dakika okuma 2315 görüntüleme

DSM-5 kriterlerine göre major depresif bozukluk (MDB) prevalansı %7-8 olarak bildiriliyor. Bu makalede, CANMAT 2023 kılavuzlarını temel alarak antidepresan seçim algoritmalarını, tedavi direnci yönetimini ve nöromodülasyon tekniklerini detaylandıracağız.

Antidepresan Etki Mekanizmaları

SSRI'lar

Serotonin geri alım inhibisyonu

5-HT1ABDNF ↑Nörogenez
SNRI'lar

Serotonin + Noradrenalin inhibisyonu

NE α2PFC aktivasyon
Atipikler

Multimodal etki

5-HT2A + D2 + H1
SSRI'lar %65 yanıt
SNRI'lar %70 yanıt
Psikoterapi %55 yanıt

8 haftalık tedavi sonrası yanıt oranları

Tedavi Direnci Yönetimi

1
Doz Optimizasyonu

SSRI'lar için 4-6 hafta yeterli dozda kullanım

2
Augmentasyon

Lityum, T3, antipsikotik eklenmesi

3
Kombinasyon

SSRI + Mirtazapin (California rocket fuel)

4
Nöromodülasyon

rTMS, EKT, ketamin infüzyonu

STAR*D Çalışması Bulguları
  • 1. basamakta remisyon: %36.8
  • 4. basamakta kümülatif remisyon: %67
  • Relaps oranı: %40 (12 ay içinde)

Psikoterapi Teknikleri

Bilişsel Davranışçı Terapi
  • Otomatik düşüncelerin yeniden yapılandırılması
  • Davranış aktivasyonu
  • 16-20 seanslık protokol
Mindfulness Temelli Terapi
  • Duygusal regülasyon becerileri
  • 8 haftalık MBSR programı
  • Nüks önlemede etkili
Kişilerarası Terapi
  • Rol geçişleri ve sosyal ilişkiler
  • Yas ve kişilerarası çatışmalar
  • 12-16 haftalık süreç
Psikiyatri Uzmanı
Uzman Görüşü

"Depresyon tedavisinde farmakoterapi ve psikoterapi birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Özellikle orta-şiddetli depresyonda kombine yaklaşım en yüksek remisyon oranlarını sağlıyor. Tedavi seçiminde hastanın özellikleri (bipolar spektrum, anksiyete komorbiditesi), yan etki profili ve maliyet etkinlik birlikte değerlendirilmeli."

- Doç. Dr. Elif Öztürk, Psikiyatri Uzmanı